Köşe Yazıları

SPOR TURİZMİ VE KOCAELİ

SPOR TURİZMİ VE KOCAELİ

Spor, hepimizin aklında bir şeyler çağrıştıran bir kavramdır ve ülkemizde aktif ya da pasif hemen herkes sporla ilgilenmektedir. Özellikle futbol, basketbol, voleybol ve filedeki başarılar Türk sporunun en çok ilgi gören dallarıdır. Ata sporumuz güreş, son yıllardaki başarılarıyla karate, taekwondo, halter gibi branşlara da ilgi artmaktadır.

Ancak, spor ile turizmi birleştirebilir miyiz?

Tarihsel bir sürece göz atalım ve spor turizmi bizi nereye götürebilir görelim.

Antik Yunan Çağı’ndan Roma’ya kadar spor insanın vazgeçilmezidir. Türk tarihinde ise Orta Asya’da günümüzdeki modern futbola benzer “Tepük” oyunu oynanmaktaydı. Selçuklu Devleti’nin at binme, okçuluk ve kılıç kullanmadaki başarıları, Malazgirt’in kapılarını bizlere açmıştır. Osmanlı Devleti’nde ata sporumuz güreşle ilgili faaliyetler ve toplumumuz özdeşleşmiştir.

Buharlı makinelerin icadı ile birlikte insanın makine tipi çalışmasından ziyade sosyal bir varlık olarak spor ve diğer uğraşlarla uğraşması gerektiği fikri neticesinde ülkelerde bir takım gelişmeler yaşanmıştır.

Spor ve turizm ilişkisi ile ilgili ilk tanımlama 1887 yılında Modern İsveç sporunun babası olarak kabul edilen Victor Balck tarafından yapılmıştır. Spor müsabakalarına ve faaliyetlere katılım, destek sağlama ve spor müsabakalarını izleme şeklinde tanımlanmıştır.

Dünya savaşından sonra ülkelerin birbirleri ile rekabet etmeleri amacıyla yapılan yatırımlara spor alanlarında modern tesislerin yapılması ile etkinlikler ve turnuvalar düzenlenmeye başlamıştır. Bu organizasyonların en kalıcı ve büyüğü olarak Modern Olimpiyat Oyunları örnek gösterilebilir.

1970’li yıllara gelindiğinde, spor ve turizm ilişkisinin değerlendirilmesi önemini arttırmıştır. Spor turizmi, müsabakaların yapıldığı turnuvalar ve kamplar olarak aktif spor turizmi, spor müsabakalarını izlemek amacıyla yapılan seyahatler olarak pasif spor turizmi ve sporla alakalı tesislerin ziyaret edilmesi olarak da nostalji spor turizmi olarak değerlendirilmektedir.

En son Katar’da yapılan Dünya Kupası organizasyonu aktif, müsabakaları izlemeye giden seyirciler pasif, İspanya’nın Barselona şehrindeki Camp Nou’ya girmek ise nostaljik spor turizmine girmektedir. Öyle ki güncel rakamlara göre stadın müzesinin ziyareti 445,85 TL, rehber eşliğinde stad ve müze ziyareti 1.092,34 TL, staddaki kulüp, basın ve soyunma odalarını da ziyaret ederseniz ücreti 3.321,62 TL ödemeniz gerekmektedir.

Peki spor turizmi bize ne kazandırır?

Türsab spor turizm raporuna göre 2014’te ülkemizde 900 milyon dolarlık bir ekonomi oluşmuştur. 2019 UEFA Süper Kupa final maçında 90 dakika oynanan maç İstanbul’a 100 milyon avro kazandırmıştır. Spor turizminin ekonomik katkısı dışında ülke tanıtımı, spor turizmi ile diğer turizm alanında kişileri teşvik, cari açığı kapatmak, istihdam sağlamak ve kalkınmaya katkısı vardır.

Son yıllarda iklimi ve doğal güzellikleri sebebiyle Arap Yarımadası’nda yer alan futbol takımları yaz aylarında kamp yapmak için ilimizi tercih etmektedirler. Bunun en büyük örneği de Cristiano Ronaldo’nun Al Nassr Takımının şehrimize gelecek olmasıdır. Ayrıca, Dünya Halı Saha turnuvası da ilimizde yapılacaktır.

Yaz aylarında Ege ve Akdeniz’deki illerimizdeki deniz turizmine ek olarak yabancı spor takımlarının kamp yapmaları ve turnuvalarını yapmalarıyla şehrimize gelmeleri spor turizmini canlandırıp ekonomiye katkı sağlayacaktır. Bu doğrultuda kamp yapılacak olan otel alanlarının yapılması, mevcut otellerin içinde veya yakın bölgelerinde spor alanlarının oluşturulması, mevcut olan spor tesislerinin işletmelerinin hizmet kalitesinin arttırılması spor turizmi anlamında şehrimize ve ülkemize katkı sağlayacaktır.

“Espor ve Spor Ekonomisine Katkı” yazımda görüşmek dileğiyle.

Saygılarımla.

Bahadır ALİGÜL

 

Daha fazla kişiyle paylaş

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL