Tek Gündem BOYKOT

Batı’da Çocuk, Doğu’da Mülteci

Batı’da Çocuk, Doğu’da Mülteci

Çocuk kelimesi, Eski Türkçe’de çıçamuk “küçük parmak”, çıpçık/çıpçuk “serçe kuşu” kelimesinden türetilmiş ve Dünya litaratüründe ihtiyaç sahibi, bakılmakla yükümlü kişi anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla bir çocuğun doğduktan sonra yetişkinlik evresine gelene dek, bir takım haklara sahip olduğunu bilmemiz gerekiyor. Peki nelerdir bu haklar? Öncelikle bir çocuğun yaşam hakkının bulunduğunu bilmemiz gerekir ve devletlerin çocukları korumakla yükümlü olduğunu da, bunun yanı sıra eğitim hakkınında en tâbi haklarından biri olduğunu görmezden gelmemek lazımdır. Hakkın çerçevesini arttırabiliriz; Barınma, gezme vs…

Ancak bugün bir sözcüğün kökeninden ziyade hakların toplumlar üzerinde tesir edip, etmediğini konuşacağız. Öncelikle Birleşmiş Milletler’in çocuk ile ilgili tanımlamalarına bakalım; “Birleşmiş Milletler halklarının, insanın temel haklarına ve bireyin, insan olarak taşıdığı haysiyet ve değere olan kesin inançlarını Birleşmiş Milletler Antlaşmasında bir kez daha doğrulamış olduklarını ve daha geniş bir özgürlük ortamında toplumsal ilerleme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlama yolundaki kararlarını hatırda tutmaktadır”

Yukarıdaki tanımlamadan anlaşıldığı üzere daha geniş özgürlük ortamında, daha iyi bir yaşam için çocuklarını haklarını koruma konusunda kararlılıklarını bildirmişlerdir. Peki bu kararlılığın fiili olarak uygulaması noktasında kronolojik olarak bir yakın tarihe bakalım; Öncelikle 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı’na bakalım. Suriye iç savaşında başlangıcından itibaren günümüze dek, çeşitli sebeplerden dolayı 100 bin çocuğun öldüğü raporlanmıştır ve yine 1 milyondan fazla çocuk mülteci konumda yaşamaktadır. Bu çocukların 200 bine yakını olaylardan kaynaklı çeşitli rahatsızlıklara uğramış ve hayatını o şekilde sürdürmektedir.

BM, Suriye meselesinde oldukça tarafsız davranmış olaylara müdahale etmekten kaçınmış ve belki de yüzlerce çocuğun ölümüne itiraz etmeden şahit olmuştur. Yemen’de benzer kaderi yaşayan ülkelerden biridir. Yemen’de süren saldırılar ve iç çatışmalar ülkede ki çocukların yaşamını ve eğitimini etkilemiş, yüzbinlerce çocuk açlık sebebi ile ölüme terk edilmiştir.

UNICEF raporuna göre, yüz binlerce çocuk açlık ve hastalıktan ölüm riski altında. Birleşmiş Milletler (BM) Yemen’de yaklaşık 8 yıldır devam eden iç savaşta en az 11 bin çocuğun öldüğünü veya sakat kaldığını açıkladı. BM ve çeşitli kuruluşlar yine olaylara müdahale etmekten kaçınmış, tepki vermemiş ve ölümlere şahit olmuşlardır. Afganistan’da olaylardan en fazla etkilenen ülkelerdendir. Afganistan’da ABD sömürgesi altında binlerce çocuk suçsuz yere öldürülmüş, eğitim hakları ellerinden alınmış ve suçsuz yere cezaevlerine mahkum edilmiştir. BM, yine olaylara sessiz kalmış binlerce çocuğun yaşam hakkının ellerinden alınmasına tepki vermemiş ve sadece izlemekle yetinmiştir.

Doğu Türkistan yine çocukların mobbing cenderesine uğramasına ve rehin tutularak bütün haklarının ellerinden alınmasına sessiz kalan bir BM’ye şahit olunmaktadır. Filistin meselesi ise bu haksızlığın nirvanaya ulaştığı noktadır. Yaklaşık 75 yıldır her türlü zorbalığa, yerinden edinmeye ve zulme maruz kalınmasına karşı çocukları koruyamamış, hakların görmezden gelmiş, sadece söylemden ibaret kalmış bir BM ile karşı karşıyayız.

Bugün dahi olaylara müdahale etmek yerine 5 daimi ülkenin güdümünden çıkamamış bir kuruluş olduğunu gözlemlemek zor değildir. Öte yandan Ukrayna-Rusya olaylarına baktığımız zaman, BM’nin her türlü sorumluluğu aldığına olaylara direkt müdahil olduğuna ve Rusya’ya yaptırım uygulamaktan çekinmediğine şahit olmaktayız. Bu karşılamayı yapmak, Ukrayna’ya yardım edilmesin anlamına gelmemeli aksine kurumun ayrım yaptığının farkına var için bir gözlem olarak algılanmalı.

Batıda çocuk, doğuda mülteci ” ayrımı yapıldığı müddetçe ve insanlara sırf yerleşiminden dolayı veya dininden dolayı farklı yaklaşımda bulunulduğu müddetçe adaletin varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Batı ile Doğu insanını farklı görmek ve ikisi arasında ayrım yapmak, insanın “eşrefi mahlukat” olduğunu bilmemek ve idrak edememek ne büyük gaflettir. Her ne sebeple olursa insanının insan olarak görüldüğü ve yaşam hakkının bulunduğunu unutmamak gerekir. Yunus Emre’nin de dediği gibi; Yaratılanı severim yaratandan ötürü…

 

Cihat Samet ÖZTÜRK

 


Tek Gündem Boykot etkinliğimize katılım sağlayarak yazı gönderen Sn. Cihat Samet ÖZTÜRK’e teşekkürlerimizi iletiyoruz. Sizlerde yazılarınızı https://forms.gle/rA7w7mH36K9coRH27 adresine tıklayarak gönderebilirsiniz.


 

Not: haberinolsunkocaeli.com yazı içeriği ile alakalı bir düzeltmede bulunmaz. Köşe yazısından oluşabilecek her türlü hak yada yükümlülük yazarın kendisini bağlamaktadır.

Daha fazla kişiyle paylaş

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL